Efes Aktüel

Biri taş ocağından diğeri ırmak yatağından gelen iki taşın farkı nedir? İlki, yer altında milyonlarca yıl kalmanın, değişmemenin ve sonra ani bir çelik darbesinin izlerini taşır. İkincisi ise, dinamik bir güzelliğin, değişim ve ahengin maddeye bürünmüş halidir. Fakat bilmek gerekir ki o dinamik güzellik, nispeten sabit ve kararlı olan taban üzerinde gelişir. Sağlıklı toplumlarda da, değişime direnç gösteren oluşumlarla inovatif oluşumların kıyası böyledir. Yani, bunların her birinin doğru yerde olması ve aralarında sağlıklı bir ilişki olması gerekir.

Bir firmanın ürün geliştirme departmanında çalışan, yaratıcı ve kullanışlı ürünler ortaya koyan her bir emekçiye karşılık, var olan ürünlerin standart üretimini gerçekleştiren ve yaratıcı olmasına da ihtiyaç duyulmayan pek çok emekçi vardır. Bu ikisinin her biri gereklidir ve birbirlerine muhtaçtır.

İş hayatında ne yaptığından bağımsız olarak her bir insanın kişisel hayatında da hem yaratıcılık ve orijinallik içeren kısımlar hem de temel ihtiyaçların giderilmesine yönelik rutinler olmalıdır. “Ne, ne kadar olmalı” sorusu kişiden kişiye farklı cevap alabilir ama bu her iki bileşen de vazgeçilmezdir.

Nitekim her insan hayatına, yaratıcı potansiyeli çok yüksek bireyler olarak başlar ve ne yazık ki çoğumuz bu potansiyelini, tekdüze minimumları elde etmek ve elinde tutmak için toprağa gömer. Zaten aile ve toplumdaki gelenekler de bunu öğretir. Sağlıksız olan durum da işte budur. Hâlbuki insanca yaşamanın olmazsa olmazlarından biri, yeniliği yaşamak ve sonra da yaşadığı yeniliği başkalarıyla paylaşmaktır. Peki, bu nasıl olacak?

Aramızda yeniliği yaşatabilmemiz ve paylaşabilmemizin ön şartı, birbirimizin hikâyesini dinleyebilmektir. Yani birbirimiz hakkında bildiğini okuma refleksini frenleyip, içimizdeki çocukların derinlerden gelen feryatlarına kulak vermektir. Böylece, kalplerimizin taş ocaklarına değil, içinden hayat akan yaylalara dönüşmesidir.